Firmalar veya Kişiler blog kurduktan sonra hemen içerik girişi yapılarak blogları yayına alıp etkileşime geçilmek hedefleniyor. Öncelikle bir blog kurduktan sonra yapmanız gerekenler vardır. Bende sizlere bu yazımda bloglarınızı kurduktan sonra yapmanız gerekenleri anlatacağım.
İnternet dünyasından var olmak isteyen firma veya kişiler öncelikle bir blog veya bir web sitesinin sahibi oluyor. Firma veya kişiler genel olarak wordpress, blogger, tumblr veya özel scriptler kurarak bloglarını oluştururlar. Genel olarak söylemek gerekirse genellikle kullanılan ve Google’ın sevdiği alt yapı WordPress’tir.
Güzel bir domain seçtiniz ve hosting firmasıyla anlaştınız. Sonrasında ise siz veya çalışanınız wordpress alt yapısını sitenize kurdu. Her şey mükemmel gidiyor.!
Her şey mükemmel gittiğine göre artık içerik girmeye başlayabiliriz düşüncesine öncelikle bir dur demek istiyorum! Sitenize içerik girmeden önce yapmanız gerekenler var. Şimdi ise sizlere sitenizi kurduktan sonra yapmanız gerekenleri listelemek istiyorum.
Güzel bir tema bulmalısınız veya wordpress için güzel bir tema yazdırabilirsiniz.
Temanızı düzenleyin, yabancı olan yerleri Türkçeleştirin.
Temanızda bulunan resimleri Height ve Width ayarlarını düzenleyin.
Temanızda bulunan W3 hataları düzenleyin.
Temanız hakkında eksikleri daha fazla neler olduğunu gösterebilen seo hocasınınseo analizi ile yapabilirsiniz.
Hakkımızda sayfasında sizi anlatan kaliteli bir yazı yazmak sizi bir adım öne taşıyacaktır.
Seo Eklentisi olan All in One SEO Pack eklentisini kurun. Gerekli ayarlamaları sitenize göre girip eklentiyi aktifleştirin.
Analystic bilgileri bir site için en önemli veri analizidir. Analystic kodlarını blogunuza ekleyin.
Sosyal ağ hesaplarınızı açmaya başlayın.
Blog paylaşımlarınızın altına sosyal ağ hesaplarınızı ekleyin.
Sosyal ağ olarak sizlere önerebileceğim – > (Facebook, Twitter, Google+, Flickr, Pinterest)
Şimdilik siten hazır durumda olduğuna göre ilk tebriği hakettin demektir.
Ben size sadece sitenizi arama motorlarına kaliteli içeriklerinizi aktarmadan önce yapmanız gerekenleri anlattım. Bundan sonrası ise sizin yazılarınız, kaliteniz, görüşleriniz belirleyecektir.
Dünya nüfusu giderek artıyor, ekonomi boyut değiştirmiş durumda, çalışma hayatı zorlaşıyor. Tabii iş bulup çalışmaya başlayabilirseniz.
Meslekler ve çalışma alanları artık oldukça spesifik ve şirketler kendini iyi yetiştirmiş, farkındalık düzeyi yüksek kalifiye elemanlar istiyorlar. İş arayan insanlar içinse, kriterlerin çoğaldığı ve çıtanın oldukça yükseldiği iş dünyasında yer – istenilen ve kaliteli – bulabilmek oldukça zor. Ancak birçok konuda olduğu gibi sosyal medya yine yardıma koşuyor. Ayaklarımıza da değil üstelik parmaklarımızın ucuna…
Uzun yıllardır birçok sosyal portal kariyer ve iş anlamında hizmet veriyordu. Şimdi ise bu doğrultuda günümüzün en popüler, en gelişmiş sosyal ağı “LinkedIn” var.
LinkedIn nedir?
Profesyonel işverenleri, çalışanları, iş ve staj arayanları bir araya getiren oldukça donanımlı ve verimli bir kariyer portalı LinkedIn.
Geçtiğimiz günlerde arayüzünü yenileyip daha sade ve net bir görünüme kavuşan LinkedIn, Facebook ya da Twitter kadar etkili olmasa da kısa sürede kullanıcı sayısını 150 milyonun üzerine çıkarmayı başardı.Yapılan son araştırmalara göre de 530.426 Türk kullanıcıya sahip. Türkiye, bugünkü kullanıcı sayısı ile Avrupa’daki en yoğun popülasyona sahip 11. Ülkesi konumunda.
2008’de kurulan bu sosyal kariyer ağ LinkedIn, kullanıcılarına birçok imkân sağlıyor. İşverenlerin özel kriterlerine uygun, donanımlı çalışanlar bulmasına, iş arayanların kendi özellikleri ve çalışma alanları çerçevesinde uygun işler bulmasına, çalışanların ise kendi mesleklerinde birçok deneyimli, aktif ve yetkin kişiyi takip edip, etkileşim göstermesine, bilgi alış-verişinde bulunup, alanında uzmanlaşmasına ve gündemi en güncel haliyle yakalayabilmesine olanak sağlıyor.
LinkedIn, birçok profesyonel kullanıcı dışında öğrencilerin de yakından takip etmeye başladığı ve etkinlik göstermeye çalıştığı bir platform artık.
LinkedIn’ e nasıl üye olunur?
LinkedIn kullanabilmek için öncelikle bir e-posta adresinizin olması gerekiyor. Diğer bir çok sosyal site gibi LinkedIn’ de de e-posta adresiniz, ad-soyad ,… gibi temel bilgiler eşliğinde üye oluyorsunuz. Üyelik işlemlerini sırasıyla yerine getirdikten sonra en önemli kısım kendinize bir profil oluşturmak.
LinkedIn nasıl kullanılır ve LinkedIn’ de neler yapılır?
“LinkedIn profiliniz aslında sizin “sosyal CV’ niz”
LinkedIn profiliniz, sizi en iyi anlatabilecek ve aradığınızı net bir şekilde gözler önüne serebilecek şekilde olmalı. Pofilinizde; öğrenim hayatınızdan, elde ettiğiniz başarılarınıza, iş ve çalışma tecrübelerinize, bildiğiniz dillere, hobilerinize, aktif olduğunuz sosyal ağlara kadar birçok bilgiyi sergileyebiliyorsunuz. İstediğiniz dilde profil oluşturabiliyorsunuz. LinkedIn’ deki diğer kullanıcılarla da etkileşime geçebiliyorsunuz. Kendi çalışmak istediğiniz alan ile alakalı kişilerle bağlantı kurup, istediğiniz şirketi takip etme imkanınızla birlikte ilginizi çeken diğer bir çok alanın grubuna da dahil olarak aktifliğinizi arttırabiliyorsunuz.
Network oluşturmada en önemli etkenlerden biri aktif grup üyesi olmak. LinkedIn’ de oluşturan gruplar; mesleklerin, iş dallarının daha önceden değinilmiş-değinilmemiş birçok güncel noktasının küresel ölçülerde herkes tarafından paylaşıldığı, bilgi alış-verişinin yapılabildiği oldukça kaliteli topluluklar. LinkedIn’ de birçok grup bulunuyor ancak kullanıcılar yalnızca 50 tanesine üye olabiliyor. Bu yüzden gruplara üye olurken seçici davranmak gerekiyor.
LinkedIn’ e kayıt olduğunuzda ilk olarak sizin e-postanıza kayıtlı adres defterinizdeki kişiler çıkıyor karşınıza, isteğinize göre tanıdığınız kişilerle bağlantı kurabilirken; daha önceden tanımadığınız fakat alanında oldukça popüler ve faydalı paylaşımlarda bulunan birçok kişiyle de etkileşimde bulunabiliyorsunuz.
Linkedln’ de üyelik ücretli ve ücretsiz olmak üzere iki kısma ayrılıyor. Ücretsiz bölümde LinkedIn’ nin uygulamalarının yine birçoğundan yararlanabiliyorsunuz ancak belli kısıtlamalarla. Ücretsiz olarak tamamladığınız profilinize kimlerin baktığını ve dünya üzerindeki kullanıcıların tümünün profillerini görebiliyorsunuz. Elbette bu; bağlantınız olmayan kullanıcının profilinin izin verdiği kadar mümkün. Ücretli hesaba geçtiğinizde ise; bağlantınız olmayan kişilerle mesajlaşma, profilleri klasörlere kaydetme, herhangi bir profile not düşme ve o profilin ilgilisiyle iletişime geçme, nitelikli arama filtreleri oluşturma ve otomatik arama sonuçlarını gönderme gibi faaliyetlerde bulunabiliyorsunuz. Ayrıcalıklı bu faaliyetlerden yararlanabilmek için aylık 25 dolardan başlayan ücretlerle üye olmanız gerekiyor.
LinkedIn’ in farkını ortaya koyan bölümlerinden biri de ‘tavsiye’ bölümü. Bir nevi referans. Daha önce çalıştığınız ya da sizin faaliyetlerinizi destekleyen aynı zamanda sektörde sözü geçen yetkin ve etkili birisi tarafından tavsiye edilebiliyorsunuz. Bu da profilinizi oldukça gösterişli kılıyor.
Seçkin iş dünyasını bir araya getiren LinkedIn, kullanıcılarının sosyal ağlardaki aktif üyeliklerine, hesaplarına da yer verebileceği bir platform.
LinkedIn’ i nasıl daha etkin kullanırım?
LinkedIn’ i etkin kullanmada 5 ipucu:
1) LinkedIn’ de en önemli koşul “tamamlanmış profil”. Arama listelerinde daha çok çıkabilmek için öncelikle profilinizi en ince detaylarına kadar tamamlamanız gerekiyor.
2) Globale hitap etmek istiyor, “uluslararası çalışmalara ve işlere de varım” diyorsanız Türkçe dışında başka dillerde de profil oluşturmalısınız.
3) Grup üyeliklerinizi verimli ve aktif kullanmalı, seçici ve ilgi çekici içerikleri paylaşmalı, diğer kullanıcılarla etkileşimi arttırarak bilgi alışverişini sağlamalısınız.
4) Çalıştığınız ya da çalışmayı düşündüğünüz, ilginizi çeken şirketleri aktif bir şekilde takip etmeli, gerekirse şirketin güncel çalışanları ve işverenleriyle de bağlantı kurmalısınız.
5) Ulaşılabilirliği ve bilinirliği arttırabilmek için profilinizde mutlaka sosyal medya üyeliklerinizi ve hesaplarınızı yayınlamalısınız. Örneğin, blog adresinizi, Twitter, Facebook, Google+, Pinterest vb gibi hesaplarınızın deyimi yerindeyse reklamını yapmalısınız.
Network’ ünüzü genişletmek, istediğiniz alanlarda iş ya da çalışan bulmak, mesleğiniz hakkında güncel bilgiler elde edip kendinizi geliştirmek adına oldukça kaliteli bir platform LinkedIn.
Sosyal Medya’da içerik yönetimi, tüketici ile marka arasındaki köprüdür, köprünün temelleri ne kadar sağlam olursa üzerindeki trafiğe dayanma gücü okadar yüksek olur. İçerik paylaşımında hedef kitle analizi çok önemlidir. Tüketicinizin hangi kanallarda daha aktif olduğu, ilgi alanları, hobi, demografik özellikleri ve daha bir çok etken içerik yönetiminde önem teşkil eder.
Sosyal Medya Ajansları‘da özellikle özgün içerik üretimi konusunda markanıza destek olur. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar neticesinde sosyal medya da içeriğin ne zaman paylaşılması gerektiği ile ilgili bir infografik hazırlanmış. Grafikte de görüldüğü üzere, insanların içerik paylaşımı sabah saatlerine denk geliyor. Hemen her gün paylaşım 09:30’da doruk noktasına ulaşıyor.
İçerik paylaşımında çarşamba günlerinin önemi büyük. Kullanıcıların büyük çoğunluğu, siz içeriği paylaştıktan iki dakika sonra linke tıklıyorlar. Paylaşımların çoğu da “kopyala-yapıştır” yöntemi ile adres çubuğuna ekleniyor.
Dijital pazarlamanın son yıllarda en gözde cümlesi “ içerik kraldır” cümlesidir. Bu işlerle ilgilenen insanlar olarak hepimiz biliyoruz ki bu dünyada her şey değişim gösteriyor. “Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir” sözü bu meseleyi karşılar niteliktedir. İçerik pazarlaması evrim geçiriyor. İçeriklerin çoğunluğu gürültü çıkarmakta ve bir tüketici olarak duyularımıza saldırmaktadır.
İçeriği basitleştirmenin, etkileşimi arttırmanın ve daha kaliteli bir içerik üretmenin zamanı.
Milyonlarca dolar para, muhteşem oyunculuklar ve sağlam bir hikaye ile milyonlarca seyiriciyi izlettiren sinema filmleri gibi düşünüp hareket etmek gerekir. Ortaya koyacağımız ürün veya servisin ortaya bir değer koyması gerekir. Kendimiz için değil tüketicilerin tutkuları ve eğlenceleri için çalışmamız gerekir.
Şimdi, dijital pazarlama için etkileyici stratejilere bir göz atalım.
Örnek: Apple’ın minimalizm hareketi kazanır
Tasarımın standartları zaman zaman değişiklik gösteriyor. Basitlik ve kendine özgülüğün evliliği dijital pazarlamada oyunun kurallarını sonsuza dek değiştirdi. Bu alanda en başarılı ve ikonik markalar Uber, Nike, iPhone ve Google. Bütün pazarda sadelik ve kendine özgü bir yaklaşım sergilemektedirler. İhtiyacın ne olduğuna kendileri karar verip müşteriyi o yöne çekmektedirler. Müşteriye hesaplanabilir riski verip, ürün ve hizmetlerinin garantisini ortaya koyuyorlar.
Kimse gerçekten okumuyor, sadece dijital olarak göz gezdiriyorlar
Şu an büyük ihtimalle bu yazıya sadece göz gezdiriyorsunuzdur. Kağıt, kalp içinken ekran kafa içindir. İnsanların bilgileri tüketme yolları gittikçe gelişiyor, evrim geçiriyor. İnsanlar artık bilgiyi hızlı ve kolay ulaşılabilir istiyor. Görseler, videolar, infografikler vb. aklınıza ne gelirse.
İnsanların bu tür şeyler için harcayacakları yok ve bu tür bilgilere ulaşmak da artık çok daha kolay olduğundan vermek istediğimiz mesajı kısa, net ve anlaşılır bir biçimde vermeliyiz.
Kısa, yakıcı mesaj uzun belgelerden daha etkilidir.
Bilgiyi hızlı bir şekilde al, tıpkı şimdiki gibi!
Kendimiz için istediğimiz bilgileri hızlı bir şekilde istiyoruz. Bir görsel binlerce kelimeye eşdeğer olabilir, iyi hazırlanmış bir video binlerce satıştan daha etkili olabilir. Genelde şirketlerin web sitelerine baktığımda %90’ında aşırı gürültüden başka bir şey görmüyorum. Genel olarak tüketiciyi sözcüklere boğan bir tarzı var sitelerin. Pazarlamacıların en hızlı bir şekilde bunu değiştirmeleri ve en aza indirmeleri gerekir. Bu bilgileri doğru kanallara dağıtmalı, doru bir içerik ile bir kaç kelime ile daha büyük bir etki yaratma yoluna girmelidirler.
Savunulabilir bir içerik üretki mesajını yayabilesin
Günümüz dünyasının paylaşımlarına baktığımız zaman; takipler ve beğeniler, arkadaşlarınıza göndermek istediğiniz paylaşımlar ve takipçileriniz en çok önem taşıyan şeylerdir. Bunları yapabilmeniz için paylaşımınızın desteklenir olması lazım. Söyleyeceğiniz şeyi hızlı ve güzel bir şekilde söylemeniz gerekir. Oluşturduğunuz içerik piyasada kendi ayakları üstünde kalabilmeli ve heyecan uyandırmalıdır. Mesajınızı anlamlı ve önem oluşturur bir halde verin ki insanlar durumun acil olduğunu farkedip hemen paylaşsın. Bundan sonrasında size sadece arkanıza yaslanıp dijital pazarın kendi doğasında nasıl ilerlediğini görmek düşer.
Kitap yerine satış fragmanları
Şirketlerin çoğu ürün özelliklerinin etrafında hikayelerini anlatır, avantajlarını veya faydalarını dile getirir. Dijital markanızın özü hikayenizde yatar. Mesajınızın becerisi müşteride duygusal patlama yapar ve etkileşimi arttırır. Hikayenizin anahtar kelimelerini tahtaya yazın ve ekibinizle vereceğiniz mesaj hakkında tartışın. Tüm bileşenlerin ordan devam etmesini sağlayın. Öncelikle kendi takımınız paylaşmaya başlar, sonrasında diğerleri devamını getirir. Sonuç olarak filminizin biletini satacak ve tüketiciyi filmi izlemeye ikna edeceksiniz. Ama öncelikle fragmanı sağlam yapmalısınız.